“Sınav süresi doldu, kalemi birakmanızı istiyorum arkadaşlar!”
“Peki, nereye bırakayım?”
Öğretmen şaşkınlıkla bakıyor, “Sıraya bırak çocuğum.”
“Kalemleri bırakın, sınav süresi doldu, yani kalemi kullanmayı bırakın, düzeltme de yapmayın artık.”
Öğrenci hüzünlenir, telaşlanır, yapabileceği sorular vardır daha, tekrar dönüp bakacağı şu soruya zaman kalsaydı en azından, kalem zihninde yazmaya devam ediyor, önce şu soruya başlıyor, sonra buna, sonra tühlü vahlı bir şeyler karalıyor zihindeki deftere, keşke şunu da yazsaydım, bunu düzeltseydim; durmak, bırakmak, bırakılmak istemiyor kalem.
Aslında yoruldu bir taraftan, kendini bir oraya bir buraya atmaktan, dinlenmek de istiyor ama öylece bir yere bir kenara, bırakılmak; “Yaa 6. Soruyu yapabilirdim, keşke bir daha bakabilseydim, kazanamazsam, iyi bir okul okuyamazsam, işsiz kalırım, ayrıca kuzenim, annemin dediği gibi, o hep başarır, off beynim durmuyor sanki, kalbim de hızlı atıyor, elim mi titriyor yoksa... "
Kalem titreyerek , sarsılarak yazmaya devam ediyor, bırakılmak istemiyor: ”Babam okulda hep birinci olurmuş, en iyi üniversitelere gidebilirmiş ama imkanı olmamış, o yapamamış ben yapmalıyım, yapamazsam onun emekleri de boşa gidecek.”
Öğretmen tekrar uyarıyor, “ Kalemlerinizi bırakın arkadaşlar yoksa sınavınızı geçersiz sayacağım.”
Öğrenci haklı olarak soruyor: “Nereye bırakayım, bir yerde durmuyor ki”
Comments