Pişt dostum, hey hey köpek, evet sen Pavlov'un köpeği, zilin çalmasını bekliyorsun değil mi, biliyordum, sana söylemek istediğim de bu, artık çalmayacak, hırlama hemen, çok acıktın farkındayım, biliyorum, evet senin için ; "zil demek yemek demek", biliyorum burada öyle oldu, evet, "zil demek yemek demek ama yemek demek zil demek değil", bu konulara girmesek dostum, ben yemek yok demiyorum ki, bak, "zil" yok diyorum, evet yok, farketmedin mi, iki gündür zil çalmıyorlar, çalmayacak da. Nereden mi biliyorum, tabii ki ispat edemem. Hani bir şeyi bazen bir kere de anlarsın ya, açıktır, öylece, nasıl mı açık. Ben de o yollardan geçtim de ondan. Bak, iki gün önce kafesini değiştirdiler, haa sen "temizlik için" zannettindi, yeni kafesinde bir değişiklik farkettin mi, evet işte o, bir mandal, ne mi alakası var, hiç bir alakası yok dostum, şöyle iyice bir düşünsen de yok yani, dolayısıyla senin için de yok. Evet onun için , Pavlov için, mandal ile yemek arasında bir ilişki var, "gerçekte öyle birşey yok" mu. Bu bizim gerçeğimiz oldu dostum; laboratuarın gerçeği. Patilerinle bir vur bakalım ona, şöyle sağlam vur, hoop işte yemek, bir daha vur, bravo işte böyle. Seviçten mi havlıyorsun, rica ederim, rica ederim, sen de olsa aynısını yapardın.
İbrahim Enis KAYRAN
Commentaires