Kalp çalışır, göz çalışır, kaslarımız çalışır, tabii ki zihnimiz de çalışır; sürekli, durmadan ama biz farketmeyiz. Nasıl ki okurken harfleri değil okuduğumuz şeyin anlamını, yemek yerken kaşığı değil, yediğimiz yemeği, futbol oynarken ayağımızı değil topu , hatta yürürken ayağımızı değil yeri hissediyoruz; işte öyle. İnsanlar hep düşünür, her zaman düşünür ama düşüncemizi değil, düşündüğümüz şeyi biliriz. O yüzden çoğu zaman düşündüğümüzün farkında değilizdir.
Peki hep böyle midir, mesela kalp düzgün çalışırken kendini hissettirmez de, hızlı ve güçlü çarptığında ya da aksayarak çalıştığında kendini belli eder, mesela, yemek yerken dişlerimizi hissetmeyiz, yediğimiz yemeği hissederiz ama çürük olduğunda Diş kendini belli eder. Peki düşüncelere gelirsek, düşünceler de böyledir işte; zihin düzgün çalışırken, onun kendisini farketmeyiz, ama öyle bir düşünme oluşur ki, bizim dikkatimizi çeker ve ben çok düşünüyorum demeye başlarız, kafamda kuruyorum deriz, zihnimde olayları büyütüyorum deriz.
Burada önemli olan olayları büyütüp büyütmediğimiz, kurup kurmadığımız değildir, büyüttüğümüz şeyler belki gerçekten büyüktür, belki değildir, kurduğumuz şeyler belki doğrudur belki değildir, önemli olan düşüncenin kendisinin kişiye bizatihi varlığını hissettirmeye başlamasıdır.
Comments