Korona salgınıyla beraber, bir de ‘Doğru’ salgını mı yaşıyoruz. Artık, sosyal medyada, televizyon programlarında, hatta dertleşmelerinde, insanlar , kamuoyuna, birbirlerine, "doğru" lar fırlatmaya başladı. Evet eskiden de vardı, ama salgına dönüştü sanki. Bazen, o doğrular, ok gibi bedenimize saplanıyor. Hastalarımız, danışanlarımız bizden doğruları anlatan kitaplar, kaynaklar talep diyorlar, sosyal medya hesaplarımızda bu doğrulardan seçkiler sunuyoruz, Başımıza coşkun yağmurlar gibi yağıyor doğrular, sel olup yataklarından taşmışlar. Şaka bir yana. Belki de Borges in “Başlangıç” (1) adlı hikayesinde olduğu gibi "Tartışmayı" , ‘Diyalog’ u hatırlamak, hatırlatmak gerekiyor. Bu hikayede de gerçi, “Doğru'nun bulunması” na atıf var; ama şöyle yazıyor: “ Fikir çatışmasına girmiyorlar, ne birbirlerini ikna etmeye çalışıyorlar, ne de ikna olmayı, tartışmanın kazananı kimmiş, kaybedeni kimmiş hiç önem vermiyorlar”. İkna etmeyi amaçlamıyor, kazanmayı istemiyorlarsa ne için tartışıyorlar diye düşünüyor insan. Şöyle olabilir: Belki de Doğru, ancak birlikte bulunuyor, ya da geometrik doğrunun iki nokta arasında oluştuğu gibi, en az iki insan arasında oluşuyor. Yazar, İkna olmak ya da etmek değil de Doğru’ yu birlikte kurmak tan bahsediyor olabilir. Ortak bir doğru olarak Doğru, birlikte kurulan bir Doğru, ‘ortak bir delilik’ dediğinizi duyar gibiyim, olsun. Keşiften çok icat olarak Doğru; bu bana daha yakın. ‘Doğru,’ örneğin Şeker gibi katıldığı her yeri, şeyi tatlandıran bir unsur mu, yoksa o yerin, şeyin terkibiyle mi ilgili. Ya da iki türden de olabilir mi, mesela ilaçlar, bir çeşit ‘Evrensel Doğru’ mu, bazı aforizmalar, büyük sözler, herkes için iyi olan bazı tutum ve davranışlar; olabilir, ama karmaşık insan yapısı, kültürü ve hayatı söz konusu olduğunda, bu evrensel doğruların da bileşimi, birlikte kuruluşu daha önemli olabilir. Ayrıca doğruluk arayışının kendisi; acil bir rahatlama beklemeden, hatta belli zorluklara açılmayı kabul ederek, birlikte konuşmaya başlamak. Borges, “ Efsane ve mecazlardan bağımsız bir şekilde düşünmek ya da düşünmeye çalışmak” diye vurgulamış. Efsane ve mecazlardan faydalanamayacağımız anlamında değil elbette, onların düşünme ve konuşma üzerindeki baskısını bir kenara koymak anlamında. “Kurdukları mantıklar hatalarla dolu ve hiçbir yere bağlanmıyor olmasına rağmen” , diyor, yeter ki karşılıklı konuşulabilsin. Ve herkesin kendi kürsüsünden doğrular saçtığı çağımızda, kimsenin iyi niyetinden şüphem yok, karşılıklı oturup konuşmak, tartışmak: “Hemfikir oldukları tek konu, tartışma yolunun doğruya ulaşmak için imkan sağladığını bilmeleri” diye bitiriyor kısa hikayesini Borges, “Psikoterapi” nin neden işe yarayabileceğine dair, 2500 sene öncesinden bir tavra, elçilik ederek.
(1) Jorge Luis Borges, ‘Atlas’.
Comments